Bir meyveden ne istersiniz? Tabi önce besleyicilik. Bizi korumasını yani bağışıklığımızı güçlendirmesini, günlük vitamin ihtiyacımızın bir kısmını karşılamasını… Bunun gibi bir çok özellik sayılabilir. Ama ben uzatmayayım. Kısaca bize faydalı olmasını isteriz. Burda kritik soru şu; faydasız meyve var mı? Cevap; durumunuza göre. Mesela aritminiz varsa ve buna yönelik bir ilaç kullanıyorsanız, ilacınızla birlikte greyfurt tüketmeniz önerilmez. Bu durumdan greyfurtun faydasız olduğu sonucuna varılamaz. Bu durumdan vücudunuzun greyfurta bir süreliğine uygun olmadığı sonucu çıkarılır. Böyle örnekler çoğaltılabilir tabi. Bi de meyveden en son istediğimiz bi şey vardır. Ulaşılabilir olması. Gerçekçi bi istektir aynı zamanda çünkü en nihayetinde yiyeceksinizdir onu. Gerçi ulaşılabilirlik mevzusu sorun olmaktan çıktı şu sıralar. Ama parayı verirseniz. Evde otururken canınız bi anda Japon Densuke Karpuzu çekse bile yaklaşık 7000 dolar gibi bi ücret ödemeniz halinde istediğiniz karpuza ulaşabilirsiniz. Bugün yabancı tatlar kategorisindeki bu yazımda size ulaşılabilirliği çok kolaylaştırılmış, çokça reklamı yapılarak geniş kitlelere ulaştırılmış, hatta utanılmasa yerli denilecek bi meyveden bahsedecem. Konuğum Acai üzümü. Haberlerine rastlamışsınızdır belki. Neymiş bu Acai üzümü bi de ben araştırayım dedim, şu çıktı ortaya.
Acai berry yani Acai üzümü Brezilya’nın yağmur ormanlarında, bir tür palmiye ağacında yetişir. Teknik olarak berry denilen yumuşak meyve kategorisine girmemelerine rağmen berry olarak bilinirler. Aslında çekirdekli ve sert bir meyvedir. Bu özelliğinden dolayı yenilebilir hale getirilmek için önce sırılsıklam olana dek ıslatılırlar, sonra da ezilip lapa haline getirilirler. Taze olarak raf ömürleri çok kısadır. Bu yüzden çeşitli işlemlerden geçirilerek ya buzlu meyve püresi şeklinde ya kurutulmuş toz halinde ya da meyve suyu şeklinde satılır. Peki neden bi anda patladı? En önemli özelliği içerdiği antosiyaninlerdir. Bunlar antioksidandır ve meyveye koyu mor renk kazandırırlar. Günlük alınması gereken A vitamininin %15’ini, kalsiyumun %2’sini karşılar. Yağ içeriği de vardır ama bunlar sağlıklı yağlardır. O yüzden hiçbir sorun teşkil etmez. Şeker içeriği 100 gramda 2 gram civarıdır. Yani az şekerli ve diyettir. Kalorisi de 100 gramda 70 kkal’dır. Antioksidan, sağlıklı yağlı, az şekerli, az kalorili olmasından dolayı çokça tercih edilir. Antioksidanlar vücutta serbest radikalleri nötrleştirirler. Başımıza ne gelirse bu nötrleşmeyen serbest radikallerden geliyor. Diyabet, kanser, kalp hastalıkları… Acai üzümü yaban mersininden 3 kat daha fazla antioksidan içerir. Ama yaban mersininin de avantajları var. Bi kere tazesine ulaşılabiliniyor. Direk tüketildiği için lif de sağlıyor. Maalesef Acai üzümü meyve suyu ve püre olarak satıldığı için lifinden faydalanamıyoruz. Ayrıca çok dikkat etmek lazım çünkü meyve suyuna veya püreye çok fazla şeker ve katkı maddesi konulabiliyor. Yani meyve sağlıklı ama bize çok sağlıklı ulaştırılmıyor. Antioksidan içeriği için de şunu söyleyebilirim ki satışa sunulmak üzere geçirildiği işlemler sırasında içerdiği antioksidanlardan bazılarını kaybediyor. Bu söylediklerim suyu ve püresi için geçerliydi. Toz halindeki şekli ise besin değeri olarak en yüksek olanıdır, lifi ve yağı bitkisel şekli kadar iyi korunmaktadır.
Bir meyveden ne istersiniz? Tabi önce besleyicilik. Bizi korumasını yani bağışıklığımızı güçlendirmesini, günlük vitamin ihtiyacımızın bir kısmını karşılamasını… Bunun gibi bir çok özellik sayılabilir. Ama ben uzatmayayım. Kısaca bize faydalı olmasını isteriz. Burda kritik soru şu; faydasız meyve var mı? Cevap; durumunuza göre. Mesela aritminiz varsa ve buna yönelik bir ilaç kullanıyorsanız, ilacınızla birlikte greyfurt tüketmeniz önerilmez. Bu durumdan greyfurtun faydasız olduğu sonucuna varılamaz. Bu durumdan vücudunuzun greyfurta bir süreliğine uygun olmadığı sonucu çıkarılır. Böyle örnekler çoğaltılabilir tabi. Bi de meyveden en son istediğimiz bi şey vardır. Ulaşılabilir olması. Gerçekçi bi istektir aynı zamanda çünkü en nihayetinde yiyeceksinizdir onu. Gerçi ulaşılabilirlik mevzusu sorun olmaktan çıktı şu sıralar. Ama parayı verirseniz. Evde otururken canınız bi anda Japon Densuke Karpuzu çekse bile yaklaşık 7000 dolar gibi bi ücret ödemeniz halinde istediğiniz karpuza ulaşabilirsiniz. Bugün yabancı tatlar kategorisindeki bu yazımda size ulaşılabilirliği çok kolaylaştırılmış, çokça reklamı yapılarak geniş kitlelere ulaştırılmış, hatta utanılmasa yerli denilecek bi meyveden bahsedecem. Konuğum Acai üzümü. Haberlerine rastlamışsınızdır belki. Neymiş bu Acai üzümü bi de ben araştırayım dedim, şu çıktı ortaya.
Acai berry yani Acai üzümü Brezilya’nın yağmur ormanlarında, bir tür palmiye ağacında yetişir. Teknik olarak berry denilen yumuşak meyve kategorisine girmemelerine rağmen berry olarak bilinirler. Aslında çekirdekli ve sert bir meyvedir. Bu özelliğinden dolayı yenilebilir hale getirilmek için önce sırılsıklam olana dek ıslatılırlar, sonra da ezilip lapa haline getirilirler. Taze olarak raf ömürleri çok kısadır. Bu yüzden çeşitli işlemlerden geçirilerek ya buzlu meyve püresi şeklinde ya kurutulmuş toz halinde ya da meyve suyu şeklinde satılır. Peki neden bi anda patladı? En önemli özelliği içerdiği antosiyaninlerdir. Bunlar antioksidandır ve meyveye koyu mor renk kazandırırlar. Günlük alınması gereken A vitamininin %15’ini, kalsiyumun %2’sini karşılar. Yağ içeriği de vardır ama bunlar sağlıklı yağlardır. O yüzden hiçbir sorun teşkil etmez. Şeker içeriği 100 gramda 2 gram civarıdır. Yani az şekerli ve diyettir. Kalorisi de 100 gramda 70 kkal’dır. Antioksidan, sağlıklı yağlı, az şekerli, az kalorili olmasından dolayı çokça tercih edilir. Antioksidanlar vücutta serbest radikalleri nötrleştirirler. Başımıza ne gelirse bu nötrleşmeyen serbest radikallerden geliyor. Diyabet, kanser, kalp hastalıkları… Acai üzümü yaban mersininden 3 kat daha fazla antioksidan içerir. Ama yaban mersininin de avantajları var. Bi kere tazesine ulaşılabiliniyor. Direk tüketildiği için lif de sağlıyor. Maalesef Acai üzümü meyve suyu ve püre olarak satıldığı için lifinden faydalanamıyoruz. Ayrıca çok dikkat etmek lazım çünkü meyve suyuna veya püreye çok fazla şeker ve katkı maddesi konulabiliyor. Yani meyve sağlıklı ama bize çok sağlıklı ulaştırılmıyor. Antioksidan içeriği için de şunu söyleyebilirim ki satışa sunulmak üzere geçirildiği işlemler sırasında içerdiği antioksidanlardan bazılarını kaybediyor. Bu söylediklerim suyu ve püresi için geçerliydi. Toz halindeki şekli ise besin değeri olarak en yüksek olanıdır, lifi ve yağı bitkisel şekli kadar iyi korunmaktadır.
Bir meyveden ne istersiniz? Tabi önce besleyicilik. Bizi korumasını yani bağışıklığımızı güçlendirmesini, günlük vitamin ihtiyacımızın bir kısmını karşılamasını… Bunun gibi bir çok özellik sayılabilir. Ama ben uzatmayayım. Kısaca bize faydalı olmasını isteriz. Burda kritik soru şu; faydasız meyve var mı? Cevap; durumunuza göre. Mesela aritminiz varsa ve buna yönelik bir ilaç kullanıyorsanız, ilacınızla birlikte greyfurt tüketmeniz önerilmez. Bu durumdan greyfurtun faydasız olduğu sonucuna varılamaz. Bu durumdan vücudunuzun greyfurta bir süreliğine uygun olmadığı sonucu çıkarılır. Böyle örnekler çoğaltılabilir tabi. Bi de meyveden en son istediğimiz bi şey vardır. Ulaşılabilir olması. Gerçekçi bi istektir aynı zamanda çünkü en nihayetinde yiyeceksinizdir onu. Gerçi ulaşılabilirlik mevzusu sorun olmaktan çıktı şu sıralar. Ama parayı verirseniz. Evde otururken canınız bi anda Japon Densuke Karpuzu çekse bile yaklaşık 7000 dolar gibi bi ücret ödemeniz halinde istediğiniz karpuza ulaşabilirsiniz. Bugün yabancı tatlar kategorisindeki bu yazımda size ulaşılabilirliği çok kolaylaştırılmış, çokça reklamı yapılarak geniş kitlelere ulaştırılmış, hatta utanılmasa yerli denilecek bi meyveden bahsedecem. Konuğum Acai üzümü. Haberlerine rastlamışsınızdır belki. Neymiş bu Acai üzümü bi de ben araştırayım dedim, şu çıktı ortaya.