BİR YE, PİR YE: IF DİYETİ

Tekrardan merhabalar herkese. Tekrardan diyorum çünkü arayı biraz uzun tuttuk. Çeşitli sebeplerden ötürü biraz ara vermek durumuna kalmıştım. Neyse, bunlar hep geçmişte kaldı. Bugün yepyeni bir diyetle karşınızdayım. Ve maalesef bu diyette de aç kalmak var. Aç kalmadan ve dilediğinizi özgürce yiyerek kilo verebileceğiniz bir diyet bulunmadı daha. Bulunamaz da. Çünkü vaat ettiğiniz şey insan doğasına aykırı. İnsan oldukça kompleks bir makine ve tek bir şeye değil, neredeyse her şeye ihtiyacı var. E bütün vitaminleri, mineralleri, makro ve mikro besin ögelerini, suyu, doymuş ve doymamış yağ asitlerini, ve faydalı fitokimyasalları bir arada içeren bir besin de yok ki bütün gün onu tüketelim. O yüzden yeterli ve dengeli beslenmek zorundayız. Ama bugünkü diyetimiz biraz yeterli ve dengeli beslenmeden uzak, baştan söyleyelim. O zaman başlayalım.

 

Diyetimizin adıyla başlayalım. Kısaca IF diyorlar bu diyete. Uzunca açıklamak gerekirse intermittent fasting. Kendisini biraz daha Türkçeleştirmek isteyenler ise aralıklı oruç ya da kesintili oruç adını tercih ediyor. Diyetin esas mantığı oruçtaki gibi yemeğe uzun bir müddet ara vermek.  Diyetin bir sürü uygulanış biçimi var. Kimi 14 saat aç kalıyor kimi 16 saat kimi 18 saat. Aşılmaması gereken tek kural aç kaldığınız saatlerin, tok olduğunuz saatlerden fazla olması ve almanız gereken tüm kaloriyi tok olduğunuz süre içinde almanız. Oruçtan farkı ise aç olduğunuz süreler içinde su ve şekersiz çay-kahve gibi kalorisiz içecekler tüketebiliyorsunuz. Yani çok da aç kalmıyorsunuz. Peki bu diyet nereden geldi Türkiye’ye ve neden popüler oldu? Aslında bu diyet yeni çıkmış bir diyet değil. Yurt dışında Dr. Michael Mosley’in “The Fast Diet Book” adlı kitabı yayınlandıktan sora bin bir şekil ve yöntem ile türedi. Hata yine aynı kişinin 5:2 diye bir yöntemi daha var. Onu da kısaca açıklamak istiyorum. Bu programda yapmanız gereken  5 gün boyunca harcadığınız kadar kalori almak. Sonraki 2 günde alınması gereken kalori ise erkekler için 600, kadınlar için 500. E 500-600 kalori çok az ama idare edeceksiniz artık?? Şaka bir yana bu programın bilimselliğini tartışmıyorum bile. Konu daha fazla dallanıp budaklanmadan esas diyetimize dönelim. Biliyorsunuz ki vücudumuz, şekeri glikojen olarak vücutta depolar. Bu glikojenler ise 8 ila 12 saat içerisinde yakılır. Ancak sık yemek yiyenler vücuda devamlı olarak glikojen depolayacakları için glikojen rezervi hiç tükenmez ve vücut enerji için yağ yakmayı neredeyse unuturken sadece glikojen yakmaya çalışır. İşte bu diyetle vücuda yağdan enerji üretme tekrar hatırlatılır. Ama proteinler yazımızda ve daha önceki bir çok yazımızda bahsettiğimiz gibi bu riskli ve yanlış bir algıdır. Vücudumuzun enerji kaynakları daima karbonhidratlar olmalıdır, tabi sağlıklı olmak istiyorsanız.

 

Buna benzer bilimsellikten uzak ve daha çok deneyimlere dayalı diyetler bir diyetisyen gözetiminde ve kısa sürelerce uygulanmalıdır. Belki kısa vadede fiziksel olarak gözle görülür bir değişim yaşayabilirsiniz ve bundan mutluluk duyup devam etmek isteyebilirsiniz. Ama uzun vadede yaşayabileceğiniz sağlık sorunları eski sağlıklı ve şişman halinizi mumla aratabilir. Benim derdim insanları diyetlerden filan soğutmak değil. Karar tabi ki sizin. Amacım ve yaptığım şey diyetleri size eğrisiyle doğrusuyla açıklamak ki yaptıklarınızdan veya yapacaklarınızdan pişman olmayın. Unutmayın hiç bir fiziksel değişim sağlığınızdan kıymetli değildir.