HAYATA FARKLI BİR PENCEREDEN BAK: FREEGANİZM

Kapitalist ve şekilci  bir Dünya’da yaşıyoruz biliyorsunuz. Görünüm her şeyden önce geliyor. Gerek insanlarda gerek diğer canlılarda bu böyle. Genetiği ile oynanıp istenilen şekiller verilmiş meyveler, özünden koparılarak şekilden şekile sokulan hayvanlar… İnsanlar için de yeni yeni trendler yeni yeni modalar var. Görünüme o kadar önem veriliyor ki görünümü beğenilmeyen uzaklaştırılıyor, dışlanıyor ya da değiştiriliyor. İnsanlar bunu talep edince şirketler, restoranlar hep buna önem veriyor. İşin büyük yanı maddiyat tabi. Restoranlar, süpermarketler, istenilen şekillere uymadığı için her yıl tonlarca atık sebze, meyve israf ediyorlar. Bunun bir beslenme akımına dönüşeceğini ise kimse düşünmemişti.

İsmini İngilizce bedava (free) ve vegan kelimelerinin birleştirilmesinden  almış bu akım. Freeganizm. Bu akımı benimseyen insanlar süpermarketlerin ve restoranların insanlara sunmak istemediği atıklarla besleniyorlar. İsimden de anlaşılacağı gibi bu insanlar veganlar. Eğer veganlık hakkında bilgi almak istiyorsanız buyrun sizi böyle bekleriz. Bu atıklarla insanların buluşma yeri de çöpler. Evet bu bir çöpten vegan beslenme akımı. Yalnız çöpten besleniyorlar diye hemen “aç ve fakir bunlar” diye düşünmeyin. Çoğunun  toplumda saygı duyulan birer meslekleri var. Avukat mı dersiniz. hemşire mi dersiniz, hepsi var. Sadece beslenmeye para ödemiyorlar. Her gün atıkların atılacağı vakitleri bekliyor bu insanlar. Tabi her şeyi yemiyorlar, yenilebilecek durumda olanları yiyorlar. Ambalajlı olmayanları yıkayıp siliyorlar mesela. Bu güne kadar da hiç zehirlenmedikleri söylüyorlar bir röportajlarında, Atıklar da hep kötü olmuyor tabi. Şekilsiz ama bir çürüğü olmayan bir muz onlar için iyi bir tatlı olabilir.

 

Hep bunu kullanıyorum ama bu akımın gerçekten bir felsefesi var. Freeganlar doğaya zarar verbileck her şeyden kaçıyorlar. Ağaç kovukları ya da karavanları evleri yapıyorlar. Ulaşımlarını bisiklet ya da kaykayla sağlıyorlar.Bu akım Amerika’da ve başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde yaygın. Aslında bu akım bence küreselleşmeye ve şekilciliğe bir protesto niteliğinde. Sizin attıklarınızla biz yaşıyabiliyorsak sizin de atmanıza gerek yok, siz de yaşayabilirsiniz diyorlar bence. Henüz Türkiye’de bu akım yok. Olsa da zaten toplumsal normlar ve roller buna izin vermez.