FELSEFESİ OLAN BESLENME: YİNG YANG BESLENME

İnsanlara hep yeterli ve dengeli beslenmesini söyleriz biz diyetisyenler. Arada biz de fire veriyoruz tabi. Çok uçuk şeyleri savunan arkadaşlarımız oluyor. Ama genel görüş bu. Bu ikilemede geçen “dengeli” kelimesini vücutta olumsuz bir etki yaratmayacak şekilde her besin ögesini kararında almayı kastediyoruz.  Tabi dengeyi kurarken her insan vücudunun farklı olduğunu da unutmamak gerekir. Yani tek bir denge yok ve herkes onu uygulamamalı. Sözü geçen denge kelimesini kendine göre yorumlayanlar var. Bugünkü konumuz denge üzerinden yürüdüğü için böyle bir giriş yapmayı tercih ettim. Sabırsızlanmayın, zaten girişi kısa tutacağım. Çünkü konunun çıkışı için biraz geri gitmemiz gerekiyor. Tamam, şimdi sabırsızlanabilirsiniz. Çünkü yazımız başlıyor.

 

 

Geri geri geri… Çok geri. Miladı da geçin. Sonra devam. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu bir felsefe ve onun beslenme üzerine etkisi. Felsefemiz yin yang. Ying yang felsefesine ilk olarak M.Ö 2800 dolaylarında yazılan yazmalarda rastlarız. İsminden anlayacağınız üzere Çin menşeili. Geleneksel Çin tıbbına dayanıyor bu felsefe. Geleneksel Çin tıbbı da yüzlerce yıl içinde Çin’de evrimleşen tıbbın bir formu. Biraz daha batıya gittiğimizde besinlerin içerdiği kalori, protein, yağ ve karbonhidrat miktarlarına göre ayrıştığını görürüz. Geleneksel Çin tıbbında ise besinler enerjilerine, burda bahsettiğim ruh hali gibi bir enerji, göre ayrılır. Yine geleneksel Çin tıbbına göre besinlerin “soğuk” ya da “sıcak” olması, bir başka deyişle “ying” ya da “yang” olması sağlığımız açısından esansiyel. Bu felsefe genel olarak hayatta her şeyin bir dengeden ibaret olduğunu, mutlak iyilik ve kötülüğün tek başına var olamayacağını ve her ikisinin de eşit derecede var olamayacağını savunur. Buna örnek olarak da gece-gündüz, az-çok, aydınlık-karanlık gibi gözleyebileceğimiz şeyleri örnek verir. Peki bu felsefe beslenmeye nasıl yansımış, şimdi ona gelelim. Yin besinlerin daha çok soğuk ve sulu besinler, yang  besinlerin sıcak ve kuru olduğu söylense de bu konuda bir fikir birliği olmadığını söyleyebilirim. Çünkü baktığım her kaynak az da olsa farklı yönlendirdi beni. Ama genel olarak böyle. Yin besinlerin kalori anlamında düşük ve potasyum anlamında yüksek, yang besinlerin ise kalorisinin ve sodyumunun yüksek olduğu konusunda da bir düşünce var. Haliyle yinlerin sıcak havada, yangların soğuk havada tüketilebileceği de var. Toparlamak gerekirse, genelde;

YİN BESİNLER;

tofu ve soya fasülyesi gibi soya ürünleri,

yengeç ve balık gibi etler,

karpuz ve carambola gibi meyveler,

su teresi, salatalık, havuç ve lahana gibi sebzeler,

soğuk içecekler ve su

YANG BESİNLER;

yüksek yağlı, karbonhidratlı, proteinli ve sodyumlu besinler,

tavuk, dana, kuzu ve domuz etleri,

tarçın, zencefil, hindistan cevizi ve muskat gibi sıcak baharatlar,

yumurta, pirinç, susam yağı ve mantar,

alkollü içecekler şeklinde örneklendirilebilinir. İki gruba da girmeyen ekmek ve süt gibi besinler de nötr olarak kabul edilir.

 

Aslında insanlar bu felsefeye çok yabancı değil. Hemen yan tarafta görebileceğiniz simge yin yangın simgesi. Bir zamanlar çok sayıda insan bu simgeyi sırf hoşlarına gittikleri için kolyelerine, bilekliklerine, küpelerine ve hattta tişörtlerine yerleştirmişti. Tabi çoğunun bu felsefeden ve beslenmeden haberdar olduklarını sanmıyorum. Bu yazıyla olurlar umarım.

FELSEFESİ OLAN BESLENME: YİNG YANG BESLENME

İnsanlara hep yeterli ve dengeli beslenmesini söyleriz biz diyetisyenler. Arada biz de fire veriyoruz tabi. Çok uçuk şeyleri savunan arkadaşlarımız oluyor. Ama genel görüş bu. Bu ikilemede geçen “dengeli” kelimesini vücutta olumsuz bir etki yaratmayacak şekilde her besin ögesini kararında almayı kastediyoruz.  Tabi dengeyi kurarken her insan vücudunun farklı olduğunu da unutmamak gerekir. Yani tek bir denge yok ve herkes onu uygulamamalı. Sözü geçen denge kelimesini kendine göre yorumlayanlar var. Bugünkü konumuz denge üzerinden yürüdüğü için böyle bir giriş yapmayı tercih ettim. Sabırsızlanmayın, zaten girişi kısa tutacağım. Çünkü konunun çıkışı için biraz geri gitmemiz gerekiyor. Tamam, şimdi sabırsızlanabilirsiniz. Çünkü yazımız başlıyor.

 

 

Geri geri geri… Çok geri. Miladı da geçin. Sonra devam. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu bir felsefe ve onun beslenme üzerine etkisi. Felsefemiz yin yang. Ying yang felsefesine ilk olarak M.Ö 2800 dolaylarında yazılan yazmalarda rastlarız. İsminden anlayacağınız üzere Çin menşeili. Geleneksel Çin tıbbına dayanıyor bu felsefe. Geleneksel Çin tıbbı da yüzlerce yıl içinde Çin’de evrimleşen tıbbın bir formu. Biraz daha batıya gittiğimizde besinlerin içerdiği kalori, protein, yağ ve karbonhidrat miktarlarına göre ayrıştığını görürüz. Geleneksel Çin tıbbında ise besinler enerjilerine, burda bahsettiğim ruh hali gibi bir enerji, göre ayrılır. Yine geleneksel Çin tıbbına göre besinlerin “soğuk” ya da “sıcak” olması, bir başka deyişle “ying” ya da “yang” olması sağlığımız açısından esansiyel. Bu felsefe genel olarak hayatta her şeyin bir dengeden ibaret olduğunu, mutlak iyilik ve kötülüğün tek başına var olamayacağını ve her ikisinin de eşit derecede var olamayacağını savunur. Buna örnek olarak da gece-gündüz, az-çok, aydınlık-karanlık gibi gözleyebileceğimiz şeyleri örnek verir. Peki bu felsefe beslenmeye nasıl yansımış, şimdi ona gelelim. Yin besinlerin daha çok soğuk ve sulu besinler, yang  besinlerin sıcak ve kuru olduğu söylense de bu konuda bir fikir birliği olmadığını söyleyebilirim. Çünkü baktığım her kaynak az da olsa farklı yönlendirdi beni. Ama genel olarak böyle. Yin besinlerin kalori anlamında düşük ve potasyum anlamında yüksek, yang besinlerin ise kalorisinin ve sodyumunun yüksek olduğu konusunda da bir düşünce var. Haliyle yinlerin sıcak havada, yangların soğuk havada tüketilebileceği de var. Toparlamak gerekirse, genelde;

YİN BESİNLER;

tofu ve soya fasülyesi gibi soya ürünleri,

yengeç ve balık gibi etler,

karpuz ve carambola gibi meyveler,

su teresi, salatalık, havuç ve lahana gibi sebzeler,

soğuk içecekler ve su

YANG BESİNLER;

yüksek yağlı, karbonhidratlı, proteinli ve sodyumlu besinler,

tavuk, dana, kuzu ve domuz etleri,

tarçın, zencefil, hindistan cevizi ve muskat gibi sıcak baharatlar,

yumurta, pirinç, susam yağı ve mantar,

alkollü içecekler şeklinde örneklendirilebilinir. İki gruba da girmeyen ekmek ve süt gibi besinler de nötr olarak kabul edilir.

 

Aslında insanlar bu felsefeye çok yabancı değil. Hemen yan tarafta görebileceğiniz simge yin yangın simgesi. Bir zamanlar çok sayıda insan bu simgeyi sırf hoşlarına gittikleri için kolyelerine, bilekliklerine, küpelerine ve hattta tişörtlerine yerleştirmişti. Tabi çoğunun bu felsefeden ve beslenmeden haberdar olduklarını sanmıyorum. Bu yazıyla olurlar umarım.